Web sitesi, internet olanaklarının da artış göstermesiyle birlikte artık kurulumu çok daha kolaylaşan ve masrafları daha da düşen bir kalem olarak görülebilir. Hatta kurumsal bir endişeniz yoksa, internet üzerinden ücretsiz blog servisleri sunan sitelere girerek oldukça kısa süreler içerisinde kendinize bir hesap açabilir, burada yazmaya başlayabilir ve dünyayla iletişim kurma yolundaki adımınızı buradan atmaya başlayabilirsiniz.
Blogspot ve WordPress tarzı pek çok sistem, amatör kullanıcılar için çeşitli alternatifler ve ücretsiz alt domainler sunmuş olsa da, zaman zaman bunu kullanmamanız için oldukça önemli sebepleriniz vardır.
Web tasarımı konusunda kendi alan adınıza, hostinginize ve özel tasarımlı sitenize kıyasla çok daha zayıf kalan bu ücretsiz siteler, zaman zaman kapanma (ya da hizmetin durdurulması) durumlarıyla da karşı karşıya kalabilmekte, dolayısıyla sitenin devamlılığının sağlanabilmesi açısından sadece hizmet sağlayıcıya bağlı kalmak durumunda olursunuz. Arşivinizi bir günde kaybedebilir, ziyaretçileriniz sizi bahsi geçen ücretsiz adreste bulamadığında yönlendirebileceğiniz alternatif bir adresin onların gözünde ulaşılabilir olmaması gibi sorunlarla da karşılaşabilirsiniz.
Bunun haricinde, kurumsallık konusunda profesyonel görünmeyen bu ücretsiz alan adları, eğer bir sanatçıysanız, akademisyenseniz ya da alanında tanınmış bir isimseniz, dışarıya olan yansımanız konusuna size olumsuz geri dönüşler sunabilir. Ancak kendi adınıza alınmış bir domain (alan adı), hosting hizmeti ve özgün bir web tasarımı hizmeti almak, istediklerinizi sitenize doğrudan yansıtabilmenize ve bu sayede daha iyi bir imaj çizmenize de yardımcı olur. Ayrıca makalelerinizi, performanslarınızı, ziyaretçilerinizle olan yazılı ya da sözlü iletişiminizi artırmak için de daha fazla fırsat sunabilir.
Tüm bu bilgiler ışığında, bireylerin web sitelerini açmaları ve bunu “kolaya kaçan” yolların haricinde gerçekleştirmeleri uzun vadede en iyi tercih olarak görülebilir.